|

Okul; genç beyinlere, insanlığa hürmeti, millet ve
memlekete sevgiyi, şerefi, bağımsızlığı öğretir.
Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için
takip edilmesi en uygun olan güvenli yolu belletir.
Memleket ve milleti kurtarmaya
çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu
uzman ve birer bilgin olmaları lâzımdır. Bunu sağlayan
okuldur. Ancak, bu şekilde her türlü teşebbüsün mantıklı
sonuçlara ulaşması mümkün olur.
Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askerî, siyasî, idarî
inkılâplar sizin, sayın öğretmenler...
Sizin sosyal ve fikrî
inkılâptaki başarılarınızla pekiştirilecektir. Hiçbir
zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki, cumhuriyet; sizden
“fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür”
nesiller ister
|Hayatı|Gençliğe
Hitabe|10.
Yıl Nutku|Sözleri|Kronoloji|
HAYATI
Mustafa
Kemal Atatürk (1881-1938)
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ'NİN KURUCUSU VE İLK CUMHURBAŞKANI ATATÜRK
Mustafa
Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım
Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde
doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır.
Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV.
yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya
yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde
Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına
yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis
subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali
Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi.
Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü,
sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Küçük
Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin
mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının
isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada
babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde
dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp
okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu.
Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye
girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına
"Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır
Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda
öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun
oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te
yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907
yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı.
1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III.
Ordu'ya atandı. 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren
Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı.
1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie
Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel
Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911
yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan
savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte
Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de
İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart
1912'de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim
1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu
ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve
Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü.
1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde
iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik
görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı
başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda
kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere
Tekirdağ'da görevlendirildi.
1914
yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal
Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf
Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart
1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve
Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu
Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan
1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa
Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda
durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa
yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda
tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı
Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini
kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21
Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti.
Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk
ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını
bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size
taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri
cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa
Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve
Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe
yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in
geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli
görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat
Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede
incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı.
Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos
1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu
cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma
savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından
bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu
Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine
13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde
(Bakanlığında) göreve başladı.
Mondros
Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı
ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9.
Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı.
22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle
"Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının
kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya
çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında
Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas
Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek
yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da
Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye
Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım
atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa
Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş
Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları
kabul edip uygulamaya başladı.
Türk
Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I
işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla
başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı
imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan
I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi
Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi
Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle
sonuçlandırdı.
Mustafa
Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli
aşamaları şunlardır:
-
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve
Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
-
Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa
savunmaları (1919- 1921)
-
I. İnönü
Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
-
II.
İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
-
Sakarya
Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
-
Büyük
Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer
(26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya
Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet
Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını
verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan
Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr
Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il
büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde
ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması
için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan
1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk
Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk
devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de
hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat
kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim
bağları koparıldı. 13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi
kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı
seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından
Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti,
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta
barış cihanda
barış"
temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
Atatürk
Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla
bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında
toplayabiliriz:
1.
Siyasal Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal Devrimler
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü
(1925-1931)
3. Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak
laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi
kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya
konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
Soyadı
Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa
Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.
Atatürk,
24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM
Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi,
Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923
yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk
cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir
cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935
yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına
seçti.
Atatürk
sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını
yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili
emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi
ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını,
başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.
15-20 Ekim
1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in
kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde
de 10. Yıl Nutku'nu okudu.
Atatürk
özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de
Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte
çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü.
Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha
(Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı
kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi.
Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı.
Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
1937
yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını
da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından
kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih
Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi,
dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek
oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi
vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı.
Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi.
Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine
devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder,
ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli
giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık
Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat
katılırdı.
Fransızca
ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te
yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak
İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini
yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici
istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa
verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir
törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına
gömüldü.
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini,
Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa
etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu
temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi,
seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve
haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve
cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye
atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetln imkân ve
şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok
nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve
cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali
görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren
ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş,
bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dagıtılmış
ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dahilinde, iktidara sahip
olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde
bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî
menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit
edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve
bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait
içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini
kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil
kanda, mevcuttur!
K. ATATÜRK
20 Ekim 1927
|Hayatı|Gençliğe
Hitabe|10.
Yıl Nutku|Sözleri|Kronoloji|
10.
NCU YIL NUTKU
Türk
Milleti!
Kurtuluş
Şavaşı'na başladığımızın on beşinci yılındayız. Bugün
Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük
bayramdır. Kutlu olsun!
Şu anda,
büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne
kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım!
Az zamanda
çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli,
Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye
Cumhuriyeti'dir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin
ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak,
azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımzı
asla kâfi göremeyiz; çünkü, daha çok ve daha büyük işler
yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.
Yurdumuzu,
dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine
çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve
kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır
medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için,
bizce zaman ölçüsü, geçmis asırların gevşetici
zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket
mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle
daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler
başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem
yoktur.
Çünkü,Türk
milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti
çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti
millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini
bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin, yürümekte olduğu
terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında
tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle
tebaruz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan
Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları
sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki,
milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz
çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel
sanatlara sevgisini ve millî birlik duygusunu
mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle
besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür. Türk
milletine çok yakışan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette,
hakikî huzurun temini yolunda, kendine düşen medenî
vazifeyi yapmakta muvaffak kılacaktır.
Büyük Türk
milleti!
On beş
yıldan beri, giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden
çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç
birinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir
isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle
söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle
yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu,
bütün medenî âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî
vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki
inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir
güneş gibi doğacaktır.
Türk
milleti!
Ebediyete
akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha
büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde
kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu
Türküm diyene!
Ankara, 29
Ekim 1933
|Hayatı|Gençliğe
Hitabe|10.
Yıl Nutku|Sözleri|Kronoloji|
Sözlerinden Seçmeler
"Biz
Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle
timsal olmuş bir milletiz.
"Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden
mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak
mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz."
"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben
milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan
bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan
bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her
safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir
millete şerefin, haysiyetin , namusun ve insanlığın
vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve
bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu
saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu
vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için
milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart
bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir
milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık
bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin
menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden
milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve
siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir
ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen
herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar,
amansız düşmanıyım."
"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında
zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur.
Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her
tarafta yıkılmaya mahkumdurlar. "
"Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır.Samimi ve
meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. "
"Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. "
"Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle
milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere
hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün
icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde
hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir. "
"Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka
milletlere yem olurlar. "
"Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli
onur sebep olmuştur."
"Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak
için kendinde kuvvet bulacaktır. "
"Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin
milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde
başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en
zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin.
Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk
milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan
kurtarmalıdır. "
"Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve
mantığa uygun olması lazımdır. "
"Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak,
kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir
dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine
sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.
"
"Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet
yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir. "
"Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları
altında kalmaya mahkumdurlar. "
"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi
olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir
olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu
yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere
esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca
sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır. "
"Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki,
Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler,
meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat,
medeniyet tarikatıdır. "
"Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak
için yeterlidir. "
"Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz.
Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz. "
"Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri,
gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir
tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten
değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. "
"Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan
ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu
yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim
hepimizin en kutlu vazifemizdir. "
"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins
insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir
parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin
bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin
yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı
göklere yükselebilsin? "
"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil,
omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. "
"Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski
devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için
gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını
bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok
yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için
kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok
feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer
hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa. "
"Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere,
Türk Milletine canımı vereceğim. "
"Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz.
Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve
medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en
kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil,
istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu
yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. "
"Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte
parola budur. "
"Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak
olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen
yaşayacaktır. "
"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları!
Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek
üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.
Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan,
yorulmadan yürüyecektir. "
"Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları
kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.
Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi,
hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek
alimler çıkabilir. "
"Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları
seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden
terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan
erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana
siyasetimizin açık dileğidir. "
"Mualimler ! Yeni nesil, Cumhuriyetin fedakâr
öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz.
Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti,
sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle
mütenasip bulunacaktır. "
"Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet
namını almak istidadını keşfetmemiştir. "
"Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun
en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. "
"Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen
sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk
iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün
güzellikleriyle gelişir. "
"Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici
olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet
ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu
aslî gayeye erişmek maksadını güder. "
"Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima
daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin
belkemiğidir. "
"Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler
milletlerini yaşamak ve ilerlemek imkanlarına
kavuştururlar."
"Milletin sevgisi kadar büyük mükafat yoktur."
"Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız.
Doğuşumdaki tek olağanüstülük TÜRK olarak dünyaya
gelmemdir."
"Bu ulusu ben değil içimizdeki ruh, damarımızdaki kan
kurtarmıştır."
"Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen Türk istiklal ve
cumhuriyetini ilelebet korumak ve müdafaa
etmektir.Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda
mevcuttur"
"Biz uygarlıktan,ilimden ve fenden kuvvet alıyor ve ona
göre yürüyoruz."
" Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için,
muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir , fendir.
İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir,
cehalettir, dalalettir "
"Milletimiz daha da dindar olmalıdır diyorum.Ama bütün
sadelik ve güzelliği ile.Dinime,bizzat gerçeğe nasıl
inanıyorsam buna da öyle inanıyorum.Şuura aykırı
ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor.
"Şu anda batıl itikatlardan oluşan ikinci bir din
mevcuttur.Fakat bu cahiller sırası gelince
aydınlatılacaktır."
"Eşini mutlu edecek herkes evlenmelidir. Çoluk çocuk
sahibi olmalıdır "
"Bana bakmayınız.Benim hayatim başka türlü
düzenlenmiştir."
"Çocuk sevgisi insan için bir ihtiyaçtır."
"Dünyada ne görüyorsak KADIN 'IN eseridir."
"Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve
istiklale timsal olmuş bir milletiz."
"Korku üzerine egemenlik kurulamaz."
"Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür."
"Bu millet bağımsızlıktan yoksun yaşamamıştır, yaşayamaz
ve yaşamayacaktır."
"Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız
vazifenin temelidir."
"Tam bağımsızlık denildiği zaman, tabii, siyasi, mali,
iktisadi, adli, askeri, vs. her hususta tam bağımsızlık
ve tam serbestlik kasdolunmaktadır."
"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben
milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan
bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım."
"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında
zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur."
"Tarihimiz en mutlu dönemi, hükümdarlarımızın halife
olmadıkları zamandır."
"Peygamberimiz tilmizlerine dünya milletlerine
İslamiyeti kabul ettirmelerini emretti, bu milletlerin
hükümeti başına geçmelerini emretmedi. Peygamberin
zihninden asla böyle bir fikir geçmemiştir."
"Milletin saltanat ve hakimiyet makamı yalnız ve ancak
Türkiye Büyük Millet Meclisidir."
"Hükümetlerin icraatı menfi olup da millet itiraz etmez
ve iktidarı düşürmezse bütün kusur ve kabahatlere
katılmış demektir."
"Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk
milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk
topluluğudur."
"Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka
milletlere yem olurlar."
"Türkiye'de Bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü Türk
Hükümetinin ilk gayesi, halka hürriyet ve saadet vermek,
askerlerimize olduğu kadar sivil halkımıza da iyi
bakmaktır."
"Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük isler yapmak
için kendinde kuvvet bulacaktır."
"Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde
başlıca etkendir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını
korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller
boyunduruğundan kurtarmalıdır."
"Bizim dinimiz, milletimize hakir, miskin ve zelil
olmayı tavsiye etmez. Tam tersine Allah da, Peygamber de
insanların ve milletlerin izzet ve şerefini korumalarını
emrediyor."
"Bütün zorba hükümdarlar hep dini alet edindiler; Hakiki
ulema, dini bütün alimler hiçbir vakit bu zorba
hükümdarlara boyun eğmediler. Fakat gerçekte alim
olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için alim
sanılan, çıkarına düşkün haris ve imansız bir takım
hocalar da vardır. Hükümdarlar işte bunları ele aldılar
ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler.
Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler.
Gerçek ve imanlı ulema her vakit her devirde bunların
kinine hedef oldu."
"İntisap etmekle bahtiyar olduğumuz İslam dinini,
asırlardan beri alışılmış olduğu üzere bir siyaset
vasıtası mevkiinden kurtarmak ve yükseltmek elzem olduğu
hakikatini müşahade ediyoruz. Mukaddes ve lahuti olan
inançlarımızı ve vicdanlarımızı çapraşık ve değişken
olan ve her türlü menfaat ve ihtirasların tecellisine
sahne olan siyasetten ve siyasetle ilgili bütün
hususlardan bir an evvel ve kesin olarak kurtarmak,
milletin, dünya ve ahiret saadetinin emrettiği bir
zarurettir."
"Bizi yanlış yola sevkeden habisler, biliniz ki, çok
kere din perdesine bürünmüşlerdir. Saf ve nezih
halkımızı hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir.
Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki, hep din
kisvesi altındaki küfür ve alçaklıktan gelmiştir. Onlar
her hayırlı hareketi dinle karşılarlar, halbuki
hamdolsun hepimiz dindarız, artık bizim dinin
icaplarını, dinin yasaklarını öğrenmek için şundan
bundan derse ve akil hocalığına ihtiyacımız yoktur.
Milletimizin içinde hakiki, ciddi alimler vardır.
Milletimiz bu gibi alimleriyle iftihar eder. Bu gibi
alimlere gidin, bu efendi bize böyle diyor, siz ne
diyorsunuz deyin. Fakat umumiyetle buna da ihtiyaç
yoktur. Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir
ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin dine uygun olup
olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Eğer bizim
dinimiz akla mantığa uygun bir din olmasaydı mükemmel
olamazdı, dinlerin sonuncusu olmazdı.
"Bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar
görmesi acıdır. Fakat kendi ırkından büyük tanıdığı
insanlardan vefasızlık, felaket görmesi daha acıdır."
"Efendiler biz hayat ve istiklal isteyen bir milletiz.
Ve yalnız ve ancak bunun için hayatimizi yok etmeyi göze
alırız."
"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını
söyler. Bazı kimseler modern olmayı kafir olmak
sayıyorlar. Asil kafirlik onların bu inanışıdır."
"Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye
Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, meczuplar
memleketi olamaz."
Masum halka beş vakit namazdan başka, geceleri de fazla
namaz kılmayı vaiz ve nasihat etmek belki de ömründe hiç
namaz kılmamış olan bir politikacı tarafından olursa bu
hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu?
"İlk olarak KURAN'ın dilimize çevrilmesini emrettim. Bu
da ilk defa olarak Türkçe'ye çevriliyor."
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri
kopmuş demektir."
"Efendiler siz hayatınızda mebus olabilirsiniz, bakan
olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat
hiç bir zaman sanatkar olamazsınız."
"Sayın ögretmenler, hiç bir zaman düşüncelerinizden
çıkmasın ki cumhuriyet sizden "fikri hur, vicdani hür,
irfanı hür" nesiller ister."
"Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir."
"Öğretmenler, yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır."
"Bu memleketin sahibi ve toplumumuzun asil unsuru
köylüdür."
"Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek müstakil
olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah,
mutluluk ve servete layik olan köylüdür."
"Bir kere memlekette topraksız köylü bırakmamalıdır. Bir
çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiç bir sebep ve
suretle bölünemez bir mahiyet alması, büyük çiftçi ve
çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği
arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus
yoğunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlanması
gerekir."
"Milletimizin bugünkü yönetimi gerçek özelliği ile bir
halk yönetimidir."
"Büyük davamız en medeni ve en müreffeh millet olarak
varlığımızı yükseltmektir."
"Biz Türkler ruhen demokrat doğmuş bir milletiz."
"Milletin kaynağı toplum hayatinin esasi olan kadın
ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir."
"Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok
verimli, daha çok bilgili olmak zorunluluğundadır.
Gerçekten ulusun anası olmak istiyorlarsa böyle
olmalıdırlar."
"Ben toprak büyütme meraklısı değilim. Barış bozma
alışkanlığım yoktur. Ancak sözleşmeye dayanan hakkimizin
isteğicisiyim. Onu almazsam edemem. Büyük meclisin
kürsüsünden milletime söz verdim. Hatay'ı alacağım.
Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine
getirmezsem milletimin huzuruna çıkamam. Yerimde
kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, Yenilmem.
Yenilirsem bir dakika yaşayamam."
"Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu
söylüyorlar. Evet bu doğrudur. Benim isteyip de
yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve
insafsızca hareket etmesini bilmem. Ben kalpleri kırarak
değil kazanarak hükmetmek isterim."
"Hayatta tam mutluluk ve esenlik ancak gelecek
kuşakların şerefi, varlığı, esenliği için çalışmakta
bulunabilir."
"Millete efendilik yoktur. Ona hizmet etmek vardır. Bu
millete hizmet eden onun efendisi olur."
"Beni görmek demek ille yüzümü görmek değildir. Benim
düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsaniz bu
yeter."
"Benim naciz vücudum bir gün toprak olacaktır. Fakat
Türkiye Cumhuriyeti ebediyyen payidar kalacaktır."
"Milletimi şimdiye kadar söylediğim sözlerle ve
hareketlerimle aldatmamış olmakla gurur duyuyorum."
"Basın, ulusun ortak sesidir. Bir güç, bir okul, bir yol
göstericidir."
"Büyüklük odur ki kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç
kimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne
ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin
aleyhinde bulunacaktır, seni yoldan çevirmeye
çalışacaktır. İşte sen burda direneceksin. Önünde sonsuz
engeller yığılacaktır. Kendini büyük değil, küçük,
araçsız hiç telakki edecek, kimseden yardim
gelmeyeceğine inanarak bu engelleri asacak, ondan sonra
sana büyüksün derlerse bunu diyenlere güleceksin."
"Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün
ağardığını nasıl görüyorsan, uzaktan bütün doğu
milletlerinin de uyanışlarını öyle göruyorum.
Bağımsızlık ve egemenliklerine kavuşacak olan çok kardeş
millet vardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yer yüzünden
yok olacak ve yerlerini milletler arasında hiç bir renk,
din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği
çağı hakim olacaktır."
"Yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli
burada atıldı. Bu meydanda akan Türk kanları, bu gökte
dolaşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin sonsuz
bekçileridir."
"Ey yükselen yeni kuşak, gelecek sizindir. Cumhuriyeti
biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan
sizsiniz."
"Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet
yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müsbet
ilimdir. Bunun içindir ki milletimizin yüksek
karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekasını,
bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli
birlik duygusunu, her zaman ve her türlü vasıta ve
tedbirlerle besliyerek geliştirmek milli ülkümüzdür."
"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni
özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki
gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni
bir güneş gibi doğacaktır."
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE"
"Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin,
çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen
ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara
talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep
bir kütleye, medeni bir bir millet nazariyle bakılabilir
mi?"
"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler,
meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat,
medeniyet tarikatıdır."
"Tekkeler de behemahal kapatılmalıdır. Türkiye
Cumhuriyeti her şubede irsatlarda bulunacak kudreti
haizdir. Hiçbirimiz tekkelerin irsadina muhtaç değiliz.
Biz medeniyet, ilim ve fenden kuvvet alıyoruz. Başka bir
şey tanımıyoruz."
"Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak,
kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, seçtiği bir
dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine
maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.
Vicdan hürriyeti, mutlak ve taarruz edilemez, ferdin
tabii haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır."
"Türkiye Cumhuriyetinde herkes Allaha istediği gibi
ibadet eder. Türk Cumhuriyetinin resmi dini yoktur.
Türkiye'de bir kimsenin fikirlerini, zorla başkalarına
kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade
edilemez."
"Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın
yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve
ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapmak lazım
geldiğini düşünmek yani meşveret için yapılmıştır.
Millet islerinde her ferdin zihni başlıbaşına faaliyette
bulunmak elzemdir."
"Türk milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet
yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir."
"Medeniyet öyle kuvvetli bir ışıktır ki, ona bigane
olanları yakar, mahveder."
"Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları
altında kalmaya mahkumdurlar."
"Sarık ve cüppeyle artık dünyada muvaffak olmanın imkanı
yoktur. Yaptığımız muazzam inkilaplarla medeni bir
millet olduğumuzu cihana ispat ettik."
"Bizim ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle
kendini gösterecektir."
"Medeniyetin coşkun seli karşısında mukavemet boşunadır.
O, gafil ve itaatsizler hakkında çok amansız davranır."
"Fıkıhtaki "zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesi
inkar olunamaz" kaidesi adalet siyasetimizin temel
taşıdır."
"Hissiyatı ve vicdani telakkiyati, ilim ve fenle
besleyip eğiterek toplumun gerçek huzur ve saadetine
çalışmak ulvi bir görüştür."
"Hiçbir iyi inkilap, hakikati görenler dışında
ekseriyetin reyine müracaatla yapılamaz."
"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins
insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin
bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin
yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı
göklere yükselebilsin?
"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil,
omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
"Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu
köylü kadınının üstünde kadın çalışmasını zikretmeye
imkan yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını "Ben
Anadolu kadınının daha fazla çalıştım, milletimi
kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar
himmet gösterdim" diyemez."
"Kimse inkar edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki
harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep
kadınlarımızdır."
"Onun için, hepimiz büyük ruhlu ve büyük duygulu
kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyen taziz ve
takdis edelim."
"Türk kadını dünyanın en aydın ve faziletli ve en ağır
kadını olmalıdır."
"Milleti ve içtimai zemini hazırlamadan inkilaplar
yapılamaz."
"Bir başka çağdan kalma adetlerinizde,
alışkanlıklarınızda direnirseniz, cüzzamlılar, paryalar
gibi tek başınıza kala kalırsınız. Benliğinize bağlı
kalın ama, gelişmiş uluslar için gerekli olan şeyleri
Batı 'dan almasını bilin. Yoksa, bilim ve yeni
düşünceler sizi bir lokmada yiyip bitirebilirler."
"Mesuliyet yükü her şeyden, ölümden de ağırdır."
"Benim Türk Milletine, Türk Cumhuriyetine ve Türklüğün
istikbaline ait görevlerim bitmemiştir. Sizler, onları
tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim
sözümü tekrar ediniz."
"Hiçbir zafer gaye değildir. Zafer ancak kendisinden
daha büyük bir gayeyi ede etmek için belli başlı
vasıtadır. Gaye fikirdir. Bir fikre dayanmayan zafer
yaşayamaz. Her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni
bir alem doğmalıdır. Yoksa başlıbaşına zafer boşa gitmiş
bir gayrettir."
"Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere,
Türk Milletine canımı vereceğim."
"Bir adam ki büyük olmaktan bahseder, benim hoşuma
gitmez. Bir adam ki memleketi kurtarmak için evvela
büyük olmak lazımdır, der ve bunun için mumune intihap
eder, onun için olmayınca, memleketin kurtulamayacağı
kanaatinde bulunur; bu, adam değildir."
"Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz
kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz."
"Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milletinin nefesinin
sönmeyeceğini, onun ebedi olduğunu göstermelidir."
"Zafer "zafer benimdir" diyebilenin, muvaffakiyet,
"muvaffak olacağım" diye başlayanın ve "muvaffak oldum"
diyebilenindir."
"Çalışma, insanların vücut kuvvetlerini geliştirir ve
hayat için gereken şeyleri temin eder. Çalışmaksızın,
fikri gelişme ve ahlaki ilerleme de mümkün değildir.
"Tembellik bütün fenalıkların anasıdır.""
"Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şumullü
medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik
etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir
borçtur."
"Herhalde alemde bir hak vardır ve hak kuvvetin
üstündedir."
"Bir ulus, bir toplum yalnız bir kişinin çabası ile
adımcık bile atamaz."
"Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Benim
sizden istediğim şey, yorulmamak değil, yorulduğunuz
zaman da, durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da
dinlenmeden beni takip etmektir."
"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları!
Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek
üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.
Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan,
yorulmadan yürüyecektir."
"Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumamış olanları
kastetmiyoruz. Kastettigimiz ilim, hakikati bilmektir.
Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi,
hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek
alimler çıkabilir."
"Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun
en fedakar ve muhterem unsurlarıdır."
"Benim için ordumuzun kıymetini ifadede ölçü şudur: Türk
ordusunun bir kıtası muadilinin behemehal mağlup eder,
iki mislini durdurur ve tesbit eder."
"Size Bombasırtı vakasını anlatmadan geçemeyeceğim.
Karşılıklı siperlerimiz arasında mesafemiz sekiz metre,
yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler
hiçbiri kurtulamamacasına tamamen düşüyor, ikincidekiler
onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar gıptaya şayan bir
itidal ve tevekkülle, biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç
dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur bile
göstermiyor; sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde
Kur'anı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar.
Bilmeyenler, kelimei şahadet getirerek yürüyorlar. Bu,
Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve
övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale
Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur."
"Türkler bütün medeni milletlerin dostudurlar."
"Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim.
Aynı zamanda lüzumlu olmayan bir sözü kalbimde taşımak
iktidarında olmayan bir adamım. Çünkü ben bir halk
adamıyım. Ben düşündüklerimi daima halkın huzurunda
söylemeliyim. Yanlışım varsa, halk beni tekzip eder.
Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni tekzip
ettiğini görmedim."
"Hakikati konuşmaktan korkmayınız."
"Meseleleri hadiselere göre değil, aslında olduğu gibi
ele almak lazımdır."
"Tatbik eden, icra eden, karar verenden daima daha
kuvvetlidir."
"Lüzumuna kani olduğumuz bir işi derhal yapmalıyız."
"Fikirler, cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla
öldürülemez."
|Hayatı|Gençliğe
Hitabe|10.
Yıl Nutku|Sözleri|Kronoloji|
ATATÜRK KRONOLOJİ
1881: Selanik'te
doğdu.
1893: Askeri Rüştiye'ye girdi ve Kemal adını aldı.
1895: Selanik Askeri Rüştiyesi'ni bitirdi, Manastır
Askeri İdadisi'ne girdi.
1899 Mart 13: İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına
girdi.
1902: Harp Akademisi'ne girdi ve burada gazete çıkardı.
1905 Ocak 11: Harp Akademisi'ni Yüzbaşı olarak bitirdi,
Şam'a 5. Ordu'nun 30. Süvari Alayı'nda staj yapmak için
atandı.
1906 Ekim: Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu.
Şam'da topçu stajını yaptı ve Kolağası oldu
1908 Temmuz 23: Meşrutiyet'in ilan edilmesi için
çalışmaları.
1909 Mart 31: 31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay
Subayı olarak çalıştı.
1911 Eylül 13: Mustafa Kemal, İstanbul'a Genelkurmay'a
naklen atandı.
1911 Kasım 27: Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseldi.
1912 Ocak 9: Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta Tobruk
saldırısını yönetti.
1913 Ekim 27: Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliterliği'ne
atandı.
1914 Mart 1: Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
1915 Şubat 2: Mustafa Kemal, Tekirdağı'nda 19. Tümeni
kurdu.
1915 Şubat 25: Mustafa Kemal'in Maydos'a gidişi.
1915 Nisan 25: Mustafa Kemal, Arıburnu'nda İtilaf
Devletleri'ne karşı koydu.
1915 Haziran 1: Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.
1915 Ağustos 9: Mustafa Kemal, Anafartalar Grup
Komutanlığı'na atandı.
1915 Ağustos 10: Mustafa Kemal, Anafartalar'dan düşmanı
geri attı.
1916 Nisan 1: Mustafa Kemal'in Tuğgeneralliğe
yükselişi.
1916 Ağustos 6: Mustafa Kemal, Bitlis ve Muş'u düşman
elinden kurtardı.
1917 Eylül 20: Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun
durumunu açıklayan raporunu yazdı.
1917 Ekim: Mustafa Kemal, İstanbul'a döndü.
1918 Ekim 26: Mustafa Kemal, Halep'in kuzeyinde bugünkü
sınırlarımız üzerinde düşman saldırılarını durdurdu.
1918 Ekim 30: Mondros Mütarekesi'nin imzalanması.
1918 Ekim 31: Mustafa Kemal'in Yıldırım Orduları Grup
Komutanlığı'na atanması.
1918 Kasım 13: Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'nın
kaldırılması ve Mustafa Kemal'in İstanbul'a dönüşü.
1919 Nisan 30: Mustafa Kemal'in Erzurum'da bulunan 9.
Ordu Müfettişliği'ne atanması.
1919 Mayıs 15: İzmir'e Yunan'lıların asker çıkarması.
1919 Mayıs 16: Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla
İstanbul'dan ayrıldı.
1919 Mayıs 19: Mustafa Kemal, Samsun'a çıktı.
1919 Haziran 15: Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettişi
ünvanını aldı.
1919 Haziran 21: Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas
Kongresi'ne çağırdı.
1919 Temmuz 8 / 9: Mustafa Kemal, askerlikten çekildi.
(Saat: 20:50)
1919 Temmuz 23: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında
Erzurum Kongresi'nin toplanması ve bir Temsil Kurulu
seçerek dağılması. (7 Ağustos 1919)
1919 Eylül 4: Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Sivas
Kongresi'nin toplanması ve 11 Eylül'de sona ermesi.
1919 Eylül 11: Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli
Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Başkanlığı'na
saçildi.
1919 Ekim 22: Amasya Protokolü'nün imzalanması.
1919 Kasım 7: Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili
seçildi.
1919 Aralık 27: Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye'yle
birlikte Ankara'ya geldi.
1920 Mart 20: İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından
ele geçirilmesi, Mustafa Kemal'in protestosu, Ankara'da
yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.
1920 Mart 18: İstanbul'da Meclis-i Mebusan'ın son
toplantısı.
1920 Mart 19: Mustafa Kemal tarafından Ankara'da üstün
yetkiyi taşıyan bir Millet Meclisi toplanması hakkında
illere duyuruda bulunulması.
1920 Nisan 23: Mustafa Kemal, Ankara'da Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ni açtı.
1920 Nisan 24: Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi
Başkanı seçildi.
1920 Mayıs 5: Mustafa Kemal'in başkanlığında ilk
Hükümet'in toplantısı.
1920 Mayıs 11: Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti
tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
1920 Mayıs 24: Mustafa Kemal'in cezası Padişah
tarafından onaylandı.
1920 Ağustos 10: Osmanlı İmparatorluğu delegeleriyle
İtilaf Devletleri arasında Sevr Antlaşması'nın
imzalanması.
1920 Ocak 9 / 10: Birinci İnönü Savaşı.
1921 Ocak 20: İlk Teşkilat-ı Esasiye (Anayasa)
Kanunu'nun esas maddelerinin kabulü.
1921 Mart 30 / Nisan 1: İkinci İnönü Savaşı.
1921 Mayıs 10: Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet
Meclisi'nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'nun
kurulması ve Mustafa Kemal'in Grup Başkanlığı'na
seçilmesi.
1921 Ağustos 5: Mustafa Kemal'e Başkumandanlık görevinin
verilmesi.
1921 Ağustus 22: Mustafa Kemal'in yönetiminde Sakarya
Meydan Savaşı'nın başlaması.
1921 Eylül 13: Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılması.
1921 Eylül 19: Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesinin
verilmesi ve Mustafa Kemal'in Gazi ünvanını alması.
1922 Ağustos 26: Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den
Büyük Taarruz'u yönetmesi.
1922 Ağustos 30: Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar
Başkumandanlık Meydan Savaşı'nı kazanması.
1922 Eylül 1: Gazi Mustafa Kemal'in: "Ordular! İlk
hedefiniz Akdeniz'dir, İleri !" emrini vermesi.
1922 Eylül 9: Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.
1922 Eylül 10: Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.
1922 Ekim 11: Mudanya Mütarekesi'nin imzalanması.
1922 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in önerisi üzerine
saltanatın kaldırılması.
1922 Kasım 17: Vahdettin'in bir İngiliz harp gemisiyle
İstanbul'dan kaçması.
1923 Ocak 29: Gazi Mustafa Kemal'in Latife Hanım'la
evlenmesi.
1923 Temmuz 24: Lozan Antlaşması'nın imzalanması.
1923 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Halk Fırkası'nı
kurması.
1923 Ağustos 11: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı'na seçilmesi.
1923 Ekim 29: Cumhuriyet'in ilan edilmesi.
1923 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaşkanı
olması.
1924 Mart 1: Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet
Meclisi'nde Halifeliği kaldırması ve öğretimin
birleştirilmesi hakkında açış nutkunu söylemesi.
1924 Mart 3: Hilafetin kaldırılması, öğrenimin
birleştirilmesi, Şer'iyeve Evkaf Vekaletiyle
(Bakanlığıyla), Erkanıharbiyei Umumiye Vekaletinin
kaldırılması hakkındaki yasaların Büyük Millet
Meclisi'nce kabul edilmesi.
1924 Nisan 20: Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye
(Anayasa) Kanunu'nun kabul edilmesi.
1925 Şubat 17: Aşarın kaldırılması.
1925 Ağustos 24: Gazi Mustafa Kemal'in ilk defa
Kastamonu'da şapka giymesi.
1925 Kasım 25: Şapka Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde
kabul edilmesi.
1925 Kasım 30: Tekkelerin kapatılması hakkındaki kanunun
kabulü.
1925 Aralık 26: Uluslararası takvim ve saatin kabulü.
1926 Şubat 17: Türk Medeni Kanunu'nun kabulü.
1927 Temmuz 1: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı
sıfatı ile ilk kez İstanbul'a gitmesi.
1927 Ekim 15 / 20: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Halk
Partisi 2. Kurultayı'nda tarihi Büyük Nutku'nu
söylemesi.
1927 Kasım 1: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Kez
Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1928 Ağustos 9: Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda
Türk harfleri hakkındaki nutkunu söylemesi.
1928 Kasım 3: Türk Harfleri Kanunu'nun Büyük Millet
Meclisi'nde kabul edilmesi.
1931 Nisan 15: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih
Kurumu'nun kurulması.
1931 Mayıs 4: Gazi Mustafa Kemal'in 3.kez
Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.
1932 Temmuz 12: Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil
Kurumu'nun kurulması.
1933 Ekim 29: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in 10.
Yıldönümünde tarihi nutkunu söylemesi.
1934 Kasım 24: Gazi Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi
tarafından ATATÜRK soyadının verilmesi kanununun kabul
edilmesi.
1935 Mart 1: Atatürk'ün 4. kez Cumhurbaşkanlığı'na
seçilmesi.
1937 Mayıs 1: Atatürk'ün çiftliklerini Hazine'ye ve
taşınamaz mallarını da Ankara Belediyesi'ne
bağışlaması.
1938 Mart 31: Atatürk'ün hastalığı hakkında
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin ilk resmi
duyurusu.
1938 Eylül 15: Atatürk'ün vasiyetnamesini yazması.
1938 Ekim 16: Atatürk'ün hastalık durumu hakkında günlük
resmi duyuruların yayınına başlanması.
1938 Kasım 10: Atatürk'ün ölümü. (Perşembe, saat:
09.05)
1938 Kasım 11: İstanbul Şehir Meclisi'nin olağanüstü
toplantı yapması. Saraydaki Cumhurbaşkanlığı forsunun
indirilerek yerine yarıya kadar indirilmiş Türk
Bayrağı'nın çekilmesi.
1938 Kasım 12: Atatürk'ün ölümü dolayısıyla, Yüksek
Öğretim gençliğinin Üniversite Konferans Salonu'nda
toplanması.
1938 Kasım 13: Gençliğin Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde
toplanarak Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'i
koruyacaklarına ant içmeleri.
1938 Kasım 14: Büyük Millet Meclisi çok hazin bir
toplantı yaptı.
1938 Kasım 15: Hükümet Atatürk'ün Ankara'da ebedi
istirahat yerine konulacağı 21 Kasım 1938 tarihini
ulusal yas günü olarak duyurdu.
1938 Kasım 16: İstanbul'lular Atatürk'ün Dolmabahçe
Sarayı Muayede Salonu'ndaki katafalkı önünde sabahın ilk
saatlerinden gecenin son saatlerine kadar saygı ve
üzüntü içinde son görevlerini yaptılar.
1938 Kasım 19: Büyük bir törenle, Atatürk'ün
Dolmabahçe'den alınan yüce cenazesi, önce Sarayburnu'na,
oradan Zafer torpidosuyla Yavuz zırhlısına
götürüldü.Yavuz zırhlısıyla İzmit'e kadar götürülen
tabut, oradan Ankara'ya yolcu edildi.
1938 Kasım 20: Atatürk'ün sevgilinaşı Ankara'ya ulaştı
ve Ankara'da Büyük Millet Meclisi önündeki katafalka
konuldu. Ankara'lılar da son görevlerini saygıyla
yaptılar.
1938 Kasım 21: Atatürk'ün cenazesinin Etnoğrafya
Müzesi'ndeki Geçici Kabre konulması.
1938 Kasım 25: Atatürk'ün vasiyetnamesinin açılması.
1938 Aralık 26: Atatürk'ün "Ebedi Şef" sanıyla
anılmasının kabul edilmesi.
1953 Kasım 4: Atatürk'ün Geçici Kabri'nin açılması.
1953 Kasım 10: Atatürk'ün cenazesinin Anıt-Kabir'e
nakledilmesi.
İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, ölümlü Mustafa
Kemal; diğeri milletin içinde yaşattığı Mustafa
Kemal'ler ülküsüdür. Ben onu temsil ediyorum.Herhangi
bir tehlike anında ben ortaya çıktımsa, beni bir Türk
anası doğurmadı mı, Türk anaları daha Mustafa Kemal'ler
doğurmayacaklar mı? Mutluluk Milletindir, benim
değildir.
|Hayatı|Gençliğe
Hitabe|10.
Yıl Nutku|Sözleri|Kronoloji|
|